Üçüncü Gözün Açık Olması Ne Demek? Bilincin Derin Katmanlarına Bir Yolculuk İnsanoğlu, tarih boyunca görmenin ötesinde “görmek” istemiştir. Üçüncü göz kavramı, bu kadim arayışın bir sembolü olarak karşımıza çıkar. “Üçüncü gözün açık olması” denildiğinde genellikle sezgisel farkındalık, ruhsal bilinç ve derin kavrayış gibi kavramlar akla gelir. Ancak bu ifade yalnızca spiritüel bir mit değil; aynı zamanda tarih, felsefe, din ve nörobilim arasında köprü kuran çok katmanlı bir metafordur. Bu yazıda üçüncü gözün kökeninden modern akademik tartışmalara kadar uzanan bir düşünsel yolculuğa çıkacağız. Tarihsel Köken: Kadim Öğretilerde Üçüncü Göz Üçüncü göz düşüncesinin izleri, binlerce yıl öncesine dayanır. Hinduizm’de bu göz, “Ajna…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Vücut Gerginliği Nasıl Giderilir? Tarihsel Bir Bakış ve Modern Çözümler Bir tarihçi olarak vücut gerginliği hakkında düşündüğümde, insanlığın geçmişten bugüne kadar bedenini nasıl tanıdığı, nasıl işlediği ve ona nasıl müdahale ettiği konusundaki evrimi her zaman ilgi çekici olmuştur. Vücut, tarih boyunca sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda toplumsal normların, kültürel değerlerin ve bireysel sağlığın şekillendiği bir arayüz olmuştur. Bugün, modern toplumlarda vücut gerginliğini gidermeye yönelik çeşitli yöntemler olsa da, bu sorunun kökeni geçmişin derinliklerinde yatmaktadır. Peki, vücut gerginliği nasıl giderilir? Bu soruya verilecek yanıt, zaman içinde değişmiş ve toplumsal dönüşümlere paralel olarak evrilmiştir. Geçmişten günümüze bedenin sağlığını ve rahatlığını…
Yorum BırakKan Uyuşmazlığı İğnesi Gebeliğin Kaçıncı Haftasında Yapılır? Basit Sorulara Cesur Cevaplar Bazı sağlık konuları var ki, yıllardır aynı ezberle tekrarlanır: “Kan uyuşmazlığı iğnesi 28. haftada yapılır.” Evet, kısmen doğru. Ama eksik. Eksik olduğu için de hem gereksiz iğneler uygulanıyor hem de bazı anneler ve bebekler hâlâ risk altında kalıyor. Bu yazı, konunun “kaçıncı hafta?” basitliğini aşarak, bilimsel veriler ışığında ne zaman, kime, neden ve nasıl sorularını masaya yatırıyor; tartışmayı da özellikle kışkırtıyor. Kısa cevap: Duyarlılaşmamış RhD negatif gebelere rutin antenatal Anti-D profilaksisi çoğu ülkede 28. haftada (28–30 aralığında) uygulanır; bebek RhD pozitifse doğumdan sonraki 72 saat içinde bir doz daha…
Yorum BırakPerspektif Görünüş Ne Demek? Tarihin Derinliklerinden Günümüze Uzanan Bir Bakış Giriş: Zamanın Aynasında Bir Tarihçinin Düşünceleri Geçmişi anlamaya çalışan bir tarihçi olarak, hep şu soruyu sorarım: İnsanlar dünyayı nasıl gördü, nasıl algıladı? Çünkü “görmek” sadece gözle ilgili bir eylem değildir; aynı zamanda düşünsel bir süreçtir. İnsan, baktığı şeyi çağının bilgisiyle, kültürüyle ve inanç sistemiyle yorumlar. Perspektif görünüş kavramı da tam olarak bu derinliğin ifadesidir. Bugün mimarlıkta, sanatta ya da dijital tasarımda kullandığımız perspektif anlayışı, aslında bir dünya görüşünün izdüşümüdür. Tarihte Perspektifin Doğuşu Antik Çağ’a gittiğimizde, sanatın ve mimarinin doğasında perspektif kavramının henüz olgunlaşmadığını görürüz. Mısır duvar resimlerinde insanlar hiyerarşik olarak…
Yorum BırakKiracı Evi Göstermezse Ne Olur? Tarihin İzinde Mülkiyet, Güç ve Mekân Üzerine Bir Yolculuk Tarihin katmanlarına bakmayı seven bir tarihçi olarak her zaman şunu merak ederim: İnsan, neden yaşadığı mekâna bu kadar bağlanır? Ev dediğimiz şey, sadece taş ve duvarlardan mı ibarettir, yoksa kimliğimizin bir parçası mıdır? Bugünün basit gibi görünen sorusu —“Kiracı evi göstermezse ne olur?”— aslında geçmişin derin toplumsal dönüşümlerine uzanan bir tarihsel hikâyedir. Bu mesele, mülkiyet anlayışının, birey özgürlüğünün ve toplumsal ilişkilerin geçirdiği evrimin küçük ama anlamlı bir aynasıdır. Mülkiyetin Tarihsel Kökeni: Topraktan Eve Uzanan Bir Hak Mücadelesi İnsanlık tarihinin büyük bölümü, “kimin neye sahip olduğu” sorusu…
Yorum BırakKasık Guruldaması: Ekonomik Bir Perspektiften İçsel Piyasa Dinamikleri Ekonomi, kaynakların sınırlılığı ve bireylerin bu sınırlı kaynaklar arasındaki seçimleriyle ilgilidir. Bir ekonomist için her seçim bir maliyet, her tercih bir fırsat kaybıdır. Bu bakış açısıyla insan bedenini de bir mikroekonomi olarak görmek mümkündür. Kasık guruldaması gibi fizyolojik bir olay bile, bedenin kendi iç piyasasındaki arz-talep dengesizliklerinin bir yansımasıdır. Yani vücudun “piyasa sinyalleri” bazen mide gurultusu, bazen de kasıkta hissedilen titreşimlerle kendini belli eder. Kasık Guruldamasının Fizyolojik Temeli ve Ekonomik Analojisi Kasık bölgesinde hissedilen guruldamalar genellikle bağırsak hareketlerinin sonucudur. Vücut sindirim sisteminde gaz, sıvı ve kas hareketlerinin oluşturduğu titreşimleri dışa vurur. Bu…
Yorum BırakKale Kilit CEO Kim? Bilimsel Bir Merakla İnceleme Merhaba sevgili okur, bugün birlikte küçük ama güçlü bir soru üzerinden ilerleyeceğiz: Kale Kilit’in CEO’su kimdir? Ama bu soruyu sadece “isim nedir” düzeyinde bırakmayacağız; yöneticilik, şirket yapısı ve karar alma mekanizmaları açısından bilimsel bir merak ile ele alacağız. Hazırsanız başlayalım. Kale Kilit Hakkında Kısa Tanıtım Kale Kilit, Kale Endüstri Holding bünyesinde yer alan önde gelen bir kilit ve güvenlik sistemleri üreticisidir. ([kaleendustriholding.com.tr][1]) Şirket, entegre üretim tesisleri, AR-GE çalışmaları ve geniş ihracat ağı ile dikkat çekiyor. ([Anasayfa][2]) Bu yapı, yöneticilik pozisyonlarının sadece finansal ya da operasyonel boyutlarla değil, teknolojik ve stratejik boyutlarla da…
4 YorumGörgüsüz Ne Denir? Eğitimin Estetik ve Ahlaki Boyutunu Yeniden Düşünmek Bir eğitimci olarak, yıllar içinde şunu öğrendim: Öğrenme yalnızca bilgi edinmek değildir; aynı zamanda insanın kendini, başkalarını ve dünyayı anlama biçimidir. Görgü, bu anlayışın estetik ve ahlaki yansımasıdır. Peki, “görgüsüz” ne demek? Bu kelime sadece “kabalık” ya da “saygısızlık” anlamına mı gelir, yoksa daha derin bir eğitimsel eksikliği mi işaret eder? Bu yazıda, görgüsüzlüğü pedagojik bir kavram olarak ele alacağız: bir bireyin öğrenme sürecinde eksik kalan duyuşsal, toplumsal ve kültürel beceriler üzerinden bir okuma yapacağız. Görgü: Öğrenmenin Estetik Ahlakı Görgü, bir toplumun yazılı olmayan eğitim sistemidir. İnsan, çocukluktan itibaren çevresinden…
4 YorumKaynakların Sesi: Gramofon Nerede Yapıldı ve Ekonomik Dönüşümün Simgesi Nasıl Oldu? Bir ekonomist olarak her zaman şu düşünceyle başlarım: Kaynaklar sınırlıdır, ama insan yaratıcılığı sınırsızdır. Tarih boyunca teknoloji, bu gerilimin somutlaştığı alan olmuştur. Bir fikir, bir icat ya da bir üretim aracı, yalnızca teknik bir yenilik değil; aynı zamanda ekonomik bir devrimin başlangıcıdır. Bu perspektiften bakıldığında “Gramofon nerede yapıldı?” sorusu, sadece tarihsel bir merak değil; piyasa dinamiklerinin, bireysel tercihlerle toplumsal refah arasındaki ilişkinin derin bir analizine açılan kapıdır. Gramofonun Ekonomik Doğuşu: Almanya’dan Dünyaya Yayılan Bir Yenilik Gramofon, 1887 yılında Almanya doğumlu mucit Emile Berliner tarafından geliştirildi. Berlin’de başlayan bu fikir,…
Yorum BırakHarabat Şiir mi? Sarhoş Bir Kavramın Ayık Hikâyesi Kabul edelim: “Harabat” deyince kulakta esen rüzgâr başka. Tozlu bir han kapısı gıcırdar, içeri sızan ışıkta köhne duvarlar konuşur, bir köşede sazını akort eden birinin gözleri parıldar. Ben bu kelimeyi ne zaman duysam, sanki bir grup dostla küçük bir masaya çökmüşüz—masanın üstünde şiir, müziğin ritmiyle birlikte buharlaşıyor. Peki o zaman, şu soruyu ciddiyetle soralım: Harabat şiir mi? Yoksa şiiri mümkün kılan bir mekân, bir bakış, bir ruh hâli mi? “Harabat”ın Kökleri: Yıkıntıda Filizlenen Mecaz “Harabat”, Arapça kharab (yıkıntı) kökünden gelir; Farsça ve Osmanlıca estetikte, yalnızca “virane” değil, aynı zamanda meyhaneye, yani dünyevî…
Yorum Bırak